Konuşma, soyut kavramlar, matematik, okuma-yazma, sosyal ilişkiler, duygular/iç görü beynin bilişsel (kognitif) işlevleridir. Yaş ve eğitimle değişebilen bir bilişsel kapasite vardır. Bu bilgilerin etkin kullanılması ve ilişkilendirilmesi ise zeka veya zihinsel beceridir . Yaşa göre beklenen kapasitenin veya ilişkilendirmenin olmaması zihinsel yetersizlik olarak tanımlanır. “Zeka geriliği”, teknik olarak aynı anlamdaysa da ifadenin negatif duygusal yükü fazladır. “Mental retardasyon” ise medikal ifadedir.
Çocuğun gelişiminde zihinsel yetersizlik hem bilişsel kazanımların yaşa göre geri kalması hem de bunların kullanımında hatalar şeklinde ortaya çıkar. İlk olarak bilişsel kapasitenin yaşın gerisinde kalması bir belirtidir: konuşmayı öğrenememek, sayı ve renk kavramlarının gelişmemesi gibi.
Beyin hasarı olan çocuklarda bebeklik döneminde önce hareket gerilikleri görülür ve ele alınır. Zihinsel beceriler daha sonra fark edilir. Konuşma insan beynine has üst düzey bir bilişsel beceridir ve zihinsel kapasitenin iyi bir göstergesidir. Bazen hareket gecikmeleri atlatılsa da zihinsel yetersizlik kalabilir.
Çocuklukta yaşla ve eğitimle bilişsel kapasite hızla değiştiğinden ailelere saptanan bir sorun yaşıtlarından geri kalma olarak anlatılır. Zaten zeka skoru olarak bilinen IQ (intelligence quotient) değeri, zeka testlerinde saptanan zihinsel yaşın gerçek yaşa oranı olarak geliştirilmiştir. Burada ailelerce dikkat edilmesi gereken, saptanan geriliğin kalıcı bir kapasite kısıtlılığı işareti olabilmesidir. Örneğin çocuğun 5 yaşında 2 yaş düzeyinde bulunması, 20 yaşında 17 gibi olacağı anlamına gelmez. Doğru yorum kapastisinin kısıtlı olduğu ve eğitimlerle bu kapasite geliştirilirken yine de belli bir yaş düzeyinde kalabileceğidir. Örnek olarak, erişkin yaşlara geldiğinde hala 5-6 yaş çocuğu gibi kalabilir. Bu da uzun süreli bakım, destek, takip gibi sorunlar veya normal okul eğitiminin olamaması anlamına gelir.
Zihinsel faaliyetler birbirini tamamlayıcı olduğundan herhangi bir bölümde olan aksaklık sıklıkla genel sorunlara yol açar. Konuşmayan bir çocuğun, kavram tanıması, okuma yazması ve öğrenmesi sorunlu olacağından zekanın kullanılabileceği bir bilgi birikimi dahi oluşturulamaz. Bazen öğrenme sorunları sadece matematiksel ilişkiler gibi dar bir alanı etkileyebilir. Bu durum “özgül öğrenme güçlüğü” olarak zihinsel yetersizlikten ayrı ele anılır.